28 Şubat 2010 Pazar

1 nisan, 2010'da şaka günü değilmiş, "çeyizlik filmler" günüymüş!

sürekli bahsediyorum ya, sergi sergi sergi diye. nihayet açıklama vaktim geldi.
ben keçeden 3 boyutlu film afişleri yapmaya başladım bundan yaklaşık 1 yıl önce. arkadaşıma hazırladığım dvd kapaklarından aklıma geldi bi anda.
sürekli işi kolaylaştırıp, başrolleri öne pat pat koyup afiş yapma mantığından uzaklaşarak tamamen el emeği afişler yapmayı kafama koydum. malzemem tabii ki değişmezdi, keçe.
hem daha önceden denenmemişti, hem de kullanmayı en çok sevdiğim malzemeydi.
işte bu ya, dikdörtgen olmasın dedim hepsi, bazıları kare, bazıları kasnağa gerili bazıları da film kahramanlarının şekillerinde olsun dedim. hatta interaktif olanları bile var (:

film izlemek benim için bir tutkuyken "en sevdiğin film hangisi" sorusuna bir türlü cevap veremiyordum. düşündüm ki bu sergide biraz cevaplandırabilirim artık.
ismi "çeyizlik filmler" çünkü hepsi saklamak isteyeceğim filmlerdi, ee bütün diktiğim afişleri elle yapmamın da etkisi çok büyük tabii ki.

durum böyle, sergi 1 nisan'da başlıyor, merak ederseniz 1 nisan'da Milk Gallery'de olabilirsiniz (: 18'ine kadar açık olacak.

bikaç tane sneak peek de yapayım istedik, afişlerin tamamı için nisan'ı bekleyeceksiniz (:



25 Şubat 2010 Perşembe

şahane tortop mucizesi

"dünyada en sevdiğim kitaplar çocuk ve masal kitapları (: bi şeyler yapabiliyosam nacizane, kendilerine borçluyum."
bu cümle sayesinde sevgili tortop'lar bana büssüürüüü kitap yolladı!
sergime çok az vakit kala bana inanılmaz bir gaz geldi sayelerinde.
hepsi inanılmaz emek harcanmış olduğu çok belli olan kitapların hangisine bakacağımı şaşırdım. en çok siyah bir kutunun içindeki kitabı inceleyebildim. çok başarılı, pop-up gibi içinden bir çok mektuplar (ipuçları) çıkıyor, hikayeyi buna göre şekillendirmişler.
en kısa zamanda okudukça yazacağım düşüncelerimi.
çok ama çok çok çok teşekkür sayın tortop'lar!

not: benden korkun, nisan'dan sonra eylemlerime maruz kalacaksınız! nihoho!





15 Şubat 2010 Pazartesi

salak ezgi

şu mükemmel tatil içinde kendimle ilgili bir şey keşfettim.
dünyanın en güzel ortamını düşünün, her şey sırf siz rahatlayın diye yapılmış.
loş bir oda, rahat yataklar, dinlendirici bir müzik...
bir yandan size yapılan harika bir masaj/kese.

ben böyle ütopik bi yerde bile "aman kadın şimdi çok sıkılıyodur", "sergide şunu nası halletsem", "huff oda çok dağıldı gidince onu bi topliim" diye düşünceler içinde kayboluyorum.

hasta mısın be kadın? gevşee biraz..

2 Şubat 2010 Salı

sevgiliye her gün bayram!


Akka Hotels çok başarılı bir sosyal medya kampanyası yapmış Friendfeed üzerinden, çiftlere "en güzel sevgililer günü tasviri" sorulmuş. Otelin güzelliğini görünce sevgililer gününe inanmayan biz, katılmak istedik. Öncelikle "biz" olarak yazıyoruz bu yazıyı çünkü sevgili dediğin "biz" olmanın en güzel hali.
Biz, sevgililerin tek bir günü varmış gibi, "sevgililer günü" diye anılan bir gün olması fikrini sevmiyoruz. Çünkü bizim için en güzel gün, birlikte geçirdiğimiz bir diğer gün aslında. Birbirimize her gün tekrar tekrar aşık oluyor, her gün "dünyanın en önemli günü"ymüşcesine ilgili davranıyoruz. Bizim için önemlisi birlikte güzel vakit geçirebilmek, o günün 14 Şubat ya da 58 Kasım olup olmadığını düşünmeden. İnsanın sevdiğine sadece o günün adı "sevgililer günü" diye bir önceki günden farklı davranmasını çok garip karşılıyoruz...
Sevgililer gününde özel bir hediye almayı da planlamıyoruz çünkü biz hediyemizi yapmayı (bilenler bilir zaten (: ) tercih edenlerdeniz. Vakit harcayarak, emek vererek, belki de en önemlisi kendinden bir şey katarak...



Uzun lafı kısası, biz aşkımızı bir güne sığdırmıyoruz, bir ömre sığdırmak istiyoruz. Bizce bırakın "en güzel sevgililer günü"nü, yaşamın en güzel hali bu çünkü. Tamamlanmak...