16 Kasım 2009 Pazartesi

ana okulundan alınmayı unutan büyük çocuk ezgi

halbuki ajanstan çıktığımdan beri aklımda tek bir şey vardı "uyumak"...
sabah 7 gibi uyuyabildim, sevdicek işe giderken uyandım bi. saat 8 buçuktu. sonra kaçtı uykum, oturdum bilgisayar başına. adrenalin uykunun en büyük düşmanı.
1 gibi öğlen yemeği yedik, 4 gibi de çıktım ajanstan.
uykuya...

dolmuşa binecekken bi anda kendimi metroda buldum. halbuki beşiktaş'a gidip ordan motora binip evime gidecektim. şanslıysam direk kuzguncuk vapuruna bile denk gelebilirdim. ama metroya binmiş bulundum. kabataş'tan giderim diye bindim. sonuçta zaman kaybetmemeli ve hemen uykuma ulaşmalıydım.
sonra bi anda kendimi taksim merdivenlerini çıkarken buldum. "ne oluyo yeee" dememe kalmadan, kimseye çaktırmamaya çalışarak fünikülere doğru ilerledim.
gördüyseler de gördüler!

nihayet vardım kuzguncuk'a. hemen eve koştum.
zili çaldım, kimse yok.
çantama atladım, anahtar yok.
telefona baktım, şarj yok.

fak.

şu an pita'da oturuyorum, ankesörlü telefondan nerede olduğunu öğrendiğim ev ahalisini bekliyorum. ve kendimi ana okuldan alınmayı unutulan büyük çocuk gibi hissediyorum.

halbuki uyuycaktım ben, annemi de çok özlemiştim...

0 yorum:

Yorum Gönder